Twitter sitesine kayıt olmamın 5. sene-i devriyesi olmak üzere. Tam olarak kayıt tarihi 17 Nisan 2007.
Koca 5 sene içerisinde;
- 23 takipçi,
- 22 lakırtı.
Oldukca perişan bir profil, doğrudur.
Ama üzülmüyorum ki. Twitter akımından herhangi bir beklentim, menfaatim ya da gocuntum yok. Varsın, bensiz büyüsün.
Niye kayıt olduğumu bende hatırlayamadım.
"Peki Arap Baharı’nın dinamiti derecesine gelmiş bu dev teşkilata karşı neden bu kadar duyarsızım? Sosyal etkileri diğer tüm siteleri geride bırakmış bu mekanı neden kendime ait hissetmiyorum?" *
Çünkü yanlızca psikolojik olarak etkileniyorum Twitter dan.
"Sanki, boş bir alanda, milyarlarca insan, kendi ana dillerinde ya da uydurdukları alt-dillerde ağzına geleni söylüyor. Ben de ortalarında durmuş, kulağımı hangisine çevirsem de dediğini anlasam diye çırpınıyorum. Düşünmesi bile ürkütüyor..." *
Her nasıl ki televizyon, sürekli boş beleş yayın yapan kanallar arasında "zap" yaparak vakit geçirten bir makine ise, Twitter da internetin “zap” makinesi. Bir fark var tabi. Burada herkes kendi yayınını yapıyor. TV izlediğim zamanlar 30 kanalı idare edebiliyordum hadi de bu Twitter idare edilemez safhada.
Bencede, Twitter’ın asıl büyük problemi de ana akışın gruplanamaması.
Takip ettiğim teknik bir adamın yazdığı teknik bir laftan sonra, canı yagan kara sıkılmış bir dostu duymak, arkasından cumhurbaşkanın bir açıklaması nasıl bir içerik zıplamasıdır düşünün. Kişisel olarak mesajlaşmayıp, ahalinin önünde laflaşan abiler de buranın ayrı bir cilvesi değilmi?
Sevmiyorsan kullanma. TV yayıncıları da bunu diyor. Benim yayınlarımı izlememe özgürlüğün var. O zaman benim de azıcık eleştirme özgürlüğüm olsun.
Yalnız, 5 sene önce bu Twitter’ın dutluk* olduğu kesinlikle doğru bir önerme. (* Muhammed Tahiroglu)